"Geriye doğru yaşamanın etkisi bu işte," dedi Kraliçe sevecenlikle, "başlangıçta biraz sersem eder hep."*
Bret Easton Ellis, Amerikan Sapığı yayımlandığı zaman 26 yaşındaydı. Roman, her sayfayı birbirine Gmail aracılığıyla gönderip Google'ın taramaları vasıtasıyla eklediği reklamları dipnotlara dönüştüren Jason Huff ve Mimi Cabell tarafından yeniden yazıldığında ise 50'sinde.
Amerikan Sapığı, seksenlerin sonunu, Wall Street'in gözünü para hırsı bürümüş yatırım bankacılarını, Amerikan rüyasının kapitalist dışavurumunun tavan yaptığı bir anın içinde belgelemiş, bir döneme özgü materyalizmi -iyi giyimli, iyi görünümlü, düzenli spor yapan, çok para kazanan, şiddet iştahı herhangi bir başka şeye yönelik iştahından hiç aşağı kalmayan- tüyler ürpertici bir seri katil yaratarak 'zamanın ruhunu,' Amerika'nın pusula ibrelerinin nereye dönük olduğunu ortaya koymuştu. Haliyle, pek çok tartışmanın odak noktası oluverdi. Ondan beş yıl sonra yayımlanan Fight Club'da Chuck Palahniuk benzer bir illetten mustarip insanları konu edecek, fakat şiddeti farklı bir düzlemde, insanı ezip geçen bir sisteme karşı bir silah olarak kullanacaktı. Çivisi çıkmış olan dünya az çok aynıydı, stratejiler ise tamamen farklı.
Amerikan Sapığı, henüz yayımlanmadan skandal yarattı. Ellis'in yayıncısı Simon & Schuster, ırkçı ve cinsiyetçi içeriği rahatsız edici bularak kitabı yayımlamaktan vazgeçti; kitap, nihayetinde, Vintage etiketiyle yayımlandı. Romanın içerdiği şiddet ve sapkınlık üzerinden de eleştirilere hedef olan yazar, romanda esasında kendi içinde bulunduğu yalnızlık ve çıkışsızlık hissine odaklandığını belirtecek, Patrick Bateman karakteri, kuleleri şımarıkça gökyüzüne uzanan Manhattan'ın salt iktidarla beslenen büyük oyuncularını değil, Amerikan idealine bel bağlamış olanları huzursuz edecekti. Ömürler tükenirken delice tüketmeye şartlanmış bir toplum, Ellis'in tuttuğu aynada gördüğünden rahatsız olmuştu. Sonradan beyazperdeye uyarlanan roman, doksanlar boyunca hükmünü devam ettirdi ve kopan tartışmalara rağmen kült statüsünü korudu.
Ellis, sonrasında bu romanla yakaladığı başarıya yaklaşamadı sayılır. Sosyal medya aracılığıyla kışkırtıcı paylaşımlarda bulunsa da, zaman geçmişti artık; Amerikan Sapığı, bir döneme ait, bir dönemin dökümünü çıkaran bir romandı ve o günler geride kalmıştı. Wall Street'in ortasına olmasa da en önemli simgelerinden birine iki uçak toslamış, New York, uzun bir süre havada uçuşan küller ve asfaltın içindeki koca göçükle yaşamıştı. Tüketim kültürü ciddi bir darbe almamış olsa da, takım elbizeli bankacıların şen şakrak kartvizit değiştokuşu yapamadıkları bir ortam söz konusuydu; nihai sonun andacı, şehrin göbeğinde, duruyordu. Üstelik, Amerikan Sapığı'nın yüzeysel, vitrin bilinci son derece yüksek dünyası farklı mecralara da kaymış, gelişen internet kültürü, zaman içinde yeni bir milat yaratmıştı: Web'den Önce ve Web'den Sonra.
Takvimin Web'den Sonra'sına düşen günlerde, 2010 senesinde, Mimi Cabell ve Jason Huff adlı iki sanatçı, birkaç klasiğe (Moby Dick de dahil olmak üzere) el attıktan sonra bu kitabı, Amerikan Sapığı'nı yeniden yazmaya karar verdi - satırı satırına, Ellis'in kaleme aldığı şekilde. Sayfalar, Huff ve Cabell'in Gmail hesapları üzerinden karşılıklı gönderilecek, Google'ın mesaj içeriklerini tarayarak uygun gördüğü reklamlar, her sayfaya dipnot olarak eklenecek şekilde. Dipnotlar toplandıktan sonra, bu iki sanatçı metnin başlıkları haricindeki içeriğini silerek salt dipnotlardan ibaret, boş sayfalardan oluşan bir edisyon yaratacak, bu yolla, belki de zaman içinde unutulan bir metni yeniden, içeriğiyle değil de içeriğinin tetiklediği reklamlarla, bir çağdaş zamanlar eleştirisi niteliği taşıyacak biçimde hazırlayacaktı.
Bu dahiyane projenin yaratıcılarından Cabell şöyle diyor: "En çok da Google'ın bu sayfaların içerdiği şiddete, ırkçılığa ve küfürlere nasıl yanıt vereceğini görmek istedik. Çıkan kimi reklamlar, e-posta içerikleriyle uyumlu, kimisi de tamamen alakasızdı. Önce bir köpeğin, ardından da bir adamın vahşice öldürülmesi tasviri geçen mesaja, Google bıçak ve bileyleme aletlerinin reklamlarını eklemeyi uygun görmüştü. Irkçı bir küfür kullanılan sayfada hiçbir reklam çıkmadı. Google'ın içerikli ilintili olmayan reklam kullanımı, bunların nasıl işlediğine dair farklı bir pencere açtı - (diş beyazlatmaya yarayan) Crest Whitestrips reklamı en çok çıkan reklamdı, kitabın en vahşi kısımlarında yer almakla birlikte en durağan pasajlarda da yer almıştı. Bu "yanlış okuma" reklama odaklı tüketim kültürünün özündeki kofluğu yansıtıyor - Amerikan Sapığı'nda da fazlasıyla irdelenen bir meseleyi."
Aradan geçen yirmiden fazla sene... İlerleme?
En iyisi, gülümse. (Crest Whitestrips.)
(Alıntı: Aynanın İçinden, Lewis Carroll. Çeviri: Tomris Uyar, Can Çocuk. Görselde Christian Bale, Patrick Bateman rolünde, bembeyaz dişleriyle.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder