30 Kasım 2018 Cuma

Umut




Soru: Romanda kapanışa doğru bir Pessoa alıntısı geçiyor: “Bütün olmak için, var olmak yeter de artar.” Söyleşiyi bağlarken dünyanın dertleri karşısında bu düşünceyi paylaşıp paylaşmadığınızı sormak isterim: Var olduğumuz sürece bizler için hâlâ umut var mı sizce?

Ümitsizliğin ağırlığı son derece büyük. Eğer umutlu olmak istiyorsak umudu kendimiz yaratmalıyız ama. Umutta ısrarcı olmalı, en korkunç zamanlarda bile birbirlerine yardım eden insanların çıktığını ve insanlığın haysiyetinin korunduğunu anımsamalıyız. Bunu söylerken Orta Doğu mültecileri karşısında ahlaki bir sınav veren Avrupa’yı düşünüyorum, ve itiraf edeyim, bazen ben de ümitsizliğe kapılıyorum, özellikle de Donald Trump veya Putin gibilerinin dünyada yarattığı iklimi gördüğümde, ama sonra ümitsizliğe düşme lüksüm yok diyorum kendime. Çünkü ümitsizlik insanı felç eder, onu pasif bir kurban haline getirir. Herhangi bir durumun pasif kurbanı olmak benim kişisel olarak asla, asla kabullenemeyeceğim, beni insan olarak aşağılayan bir şey.

Belki de yazar olmamı sağlayan şey budur: Hakikat anlatısının farklı bakış açılarıyla okunabileceği düşüncesi.

(David Grossman, Cumhuriyet Kitap söyleşisi. Görseldeki iş: Stanley Dove. Aylin Ülçer çevirisiyle Bir At Bara Girmiş, Idefix En İyi 50 Roman seçkisinde 1 Numara.)

23 Kasım 2018 Cuma

Ördek!


Plastik ördekler nereleri gezebilir? İnsanların hayvanlara dair hikâyeler icat edip durma ihtiyacı nedendir? Kurmacada hayvanlar, kendilerini bize nasıl sevdirebilir?

Geçen hafta başladığımız podcast'imiz Kitap, Kaşık ve Diğer Gerekli Şeyler, ikinci bölümünde kurmacada hayvanları ele alıyor. Konuğumuz yönetmen Ayşe Ünal ile okyanusa dökülen 28.800 plastik ördeğin macerasını, Kafka'nın, Orwell'in, Carroll'ın yarattığı kitap kahramanlarını, animasyon ile can verilen kurmaca hayvanları, en sevdiğimiz çocuk kitaplarından Küçük Kara Balık'ı ve Bir Kutup Ayısının Anıları'nı konuştuk.

Dinlemek ve her şey bir yana, aşağıdaki görselde yer alan mandarin ördeğinin hikayesini öğrenmek isterseniz buraya buyrun.



15 Kasım 2018 Perşembe

Nasıl?


(...) 

SEVGİ NASIL CANLANDIRILIR

Sevgi olumlu bir duygu değildir. Tanrı’nın lütfu da değildir, lanet de. Lanet sayılabilecek bir lütuftur sevgi ve aynı zamanda değildir. İNSANIN ÇOCUKLARINA DUYDUĞU SEVGİ, ÇOCUK SEVGİSİ, EŞ SEVGİSİ, EBEVEYN SEVGİSİ, AKRABA SEVGİSİ, AİLE FİKRİ SEVGİSİ değildir. MUSEVİLİK SEVGİSİ, YAHUDİLİK SEVGİSİ değildir, İSRAİL SEVGİSİ değildir, TANRI SEVGİSİ değildir. MESLEK SEVGİSİ, ÖZSEVGİ değildir. KENDİNİ SEVMEK bile ÖZSEVGİ değildir. ULUS SEVGİSİ, VATAN SEVGİSİ, YUVA SEVGİSİNİN kesiştiği bir nokta bulunmaz. KÖPEK SEVMEK ile KİŞİNİN KENDİ ÇOCUĞUNUN UYUYAN BEDENİNİ SEVMESİ’nin arasındaki ilişki, KÖPEK SEVMEK ile KİŞİNİN KENDİ KÖPEĞİNİ SEVMESİ’nin arasındaki ilişkiyle aynıdır. GEÇMİŞİ SEVMEK ile GELECEĞİ SEVMEK arasında pek çok ortak nokta vardır, tıpkı SEVGİYİ SEVMEK ile HÜZNÜ SEVMENİN arasında olduğu gibi. Diğer yandan, HER ŞEYİ SÖYLEME SEVGİSİ kişiyi güvenilmez kılar.

Sevgisiz ölürsünüz. Sevgiyle de ölürsünüz. Bütün ölümler eşit değildir.


(Buradayım; Jonathan Safran Foer. Çeviren: Begüm Kovulmaz. Foer, kitap içinde kitaba düşkün bir yazar; Buradayım'ın da böyle bir bölümü var; anlatıya paralel olarak metinde yer alan ve kahramanlardan Jacob'ın üzerinde çalıştığı senaryo için hazırladığı bir Kutsal Kitap... Her Şey Aydınlandı'da da benzer bir teknikle metne dahil olmuş bir Tekrarlayan Rüyalar Kitabı vardı; okuyanlar anımsar.) 

5 Kasım 2018 Pazartesi

Zaman


Asla karşılaşmayacağız ancak bilmeni istediğim bir şey var. Benim zamanım senin zamanınla aynı değil. Senin zamanın sana, benim zamanım bana ait. Bizim ânımız aynı değil. Peki bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Bu, zamanın var olmadığı anlamına geliyor. Bir kez daha söyleyeyim mi? Zaman maman yok. Yaşam ve ölüm var. İnsanlar ve hayvanlar var. Düşüncelerimiz var. Evren var. Ama zaman yok. Keyfine bak. Şimdi kendini daha iyi hissediyor musun? Ben daha iyi hissediyorum. İşler iyiye gidecek. İyi günler.

(Erlend Loe; Naif. Süper. Çeviren: Dilek Başak. Görselde, farklı edisyonlarıyla Naif. Süper.)

2 Kasım 2018 Cuma

Tekinsiz

"Tekinsiz ev diye bir şey yoktur; insanlardır tekinsiz olan. En dehşetli hayaller zaten insan zihninin içinde yuvalanmıştır; bunlar, dışarı çıkmak ve o buz gibi pençelerini size geçirmek için bilinçaltı mahzeninin kapılarının açılmasını, böylelikle dışarıya sızmayı bekler. Bu hikayede ev, kahramanların zihinleriyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor; şevkle, gaddarlığının tadını çıkararak. İnsanın kendi duyuları, kendi zihni tarafından aldatılmasından daha beter bir şey var mı ki?"

(Joe Hill, babası Stephen King'i de epey etkilemiş olan Shirley Jackson'ın Tepedeki Ev'inden bahsediyor. Roman, bugünlerde Netflix uyarlamasıyla yeniden gündemde biliyorsunuz; Jackson'ın romanı diziden epey farklı, biz bu ikisini, yani Flanagan'ın Netflix uyarlaması ile romanı kıyaslayan bir yazı da yayımlayacağız burada yakında... Shirley Jackson'ın bu aralar yeniden gündeme gelmiş olduğunu fark etmeyen kaldıysa ekleyelim; Biz Hep Şatoda Yaşadık'ın yeni beyazperde uyarlaması hazırlanadursun, Shirley Jackson'ın yaşamı da, başrolünde Emmy ödüllü Elizabeth Moss'un yer aldığı Shirley adlı filmle sinemaya uyarlanıyor - bu müthiş yazarı keşfetmediyseniz henüz, bizden söylemesi...)