7 Nisan 2015 Salı

Sıra



Vatmanın başının etrafında diklemesine daireler çizen iri bir sinek vızıldıyor. Vatmanın koluna konuyor, adam ona vuruyor. Adamın boynuna konuyor, adam ona vuruyor. Vatman ensesine gürültülü bir şaplak atıyor. Sinek kaçıyor, pencere kenarına konuyor. Vatman sineği açık camdan caddeye doğru kovalamaya çalışıyor. Sinek dışarıya uçuyor ve vızıltısı duyulmaz oluyor, raylar sesi bastırıyor. Ne oldu, diyor yaşlı kadın, canın çok sıkkın. Sinek, diyor vatman. Ah, evet, gözlüğümü takmayınca öyle küçük şeyleri göremiyorum. Birazdan sana da konar, diyor vatman. Niye öldürmedin, diye soruyor kadın. Yakalayamaz ki, diyor evrak çantalı adam, onun işi tramvayı sürmek, sinek avlamak değil. Sinek yüzünden raydan çıkarsak fena olur. Bana konmaz, diyerek gülüyor yaşlı kadın, titriyorum böyle. Ne güzel işte, diyor vatman, sineklerden kurtuluyorsun. Hayır, diyor yaşlı kadın, hiç de güzel değil. Yaşlanınca anlarsın. Sivrisinekler gelir yine de, bir de pireler. Benim kanım A grubu, pireler için en iyi kanmış, öyle dedi doktor. Benim kanım AB grubu, diyor evrak çantalı adam. Peki ya hanımefendi, diye soruyor yaşlı kadın, ağzını aralayıp bekliyor. Sıfır, diyorum. Sıfır, çingene kan, diyor yaşlı kadın. Sıfır herkese kan verebilir, ama yalnızca sıfırlardan kan alabilir. Vatman şakağına vuruyor. Leş kargası, diye bağırıyor, git başkasına musallat ol, ben daha gebermedim, bok yığını da değilim. Sineği bize doğru kovalıyor. Biz de daha gebermedik. Burada en genç benim, gebermek söz konusuysa sıra bana en son gelir. Benim de sıfır, diyor vatman. Vızıldayan sinek gözün önünde kayan bir benek gibi camın üstünde dolanıyor. Koca karnı, tıpkı yaşlı kadının kulaklarındaki titrek taşlar gibi yemyeşil parıldıyor.

(Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım, Herta Müller. Çeviren: Mustafa Tüzel. )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder