20 Nisan 2016 Çarşamba

Londra havası!






Yurda dönüşüm, yazı yazıyor olmamdan da tahmin edebileceğiniz üzere gerçekleşti, sevgili blog okuru; Londra Kitap Fuarı, içinde bulunduğum ruh halinden midir bilinmez ama aşırı hareketli ve heyecanlı geçti. Öncelikle bir hususu açığa kavuşturalım: Londra, tıpkı Frankfurt Kitap Fuarı gibi sektör içi bir telif fuarı; yani İstanbul, İzmir vs. gibi perakende satışa odaklı bir fuar değil, okur gelip de kitap satın almıyor, burada kitap değil, telif satılıyor. Kabaca özetlersek: Yayımlanmış ya da ağırlıklı olarak yayımlanacak kitapların haklarını temsil eden ajans, yayınevi ya da bağımsız kişiler, genellikle dünyanın dört bir yanından gelmiş yayıncı ya da editörlerle fuar kapsamında yarım saatlik görüşmeler yapıyor ve telif satışına yönelik olarak kataloglarında yer alan metinleri tanıtıyor, teklifler veriliyor, pazarlıklar gerçekleşiyor, bol bol (haliyle kitap odaklı) dedikodu dönüyor, tüyolar veriyor, anlayacağınız, koskoca salonlarda masalara oturmuş binlerce kişi, durmaksızın kitaplardan bahsediyor. Böyle romantik betimlediğime bakmayın; sonuçta ihaleli, çekişmeli, rekabet dolu bir sektörden bahsediyoruz; yine de kişinin neyi, niçin yaptığını bilmesi, hangi amaçla nasıl adımlar attığının farkında olması şart elbette... Her neyse, bu fuar, geçen yılkinden daha cazipti bana göre, bir süredir hüküm süren 'kıyıda köşede kalmış klasikleri bulup çıkarma ve yeniden yayımlama' dalgası bir nebze hafiflemiş ve yeni yazarlar, çıkış romanlarıyla yeniden kataloglarda arz-ı endam etmeye başlamışlardı - klasiklerle bir alıp veremediğim olduğundan değil, bilakis, klasik klasiktir ve tartışmaya açık değildir, (bunu yazmak dahi abes) öte yandan yeni seslere zemin tanımayan bir yayıncılık mecrası (bana göre) çok da heyecan verici değil, dolayısıyla, son birkaç yıldır ağır basan temkinli ve muhafazakar yaklaşımların bir kenara bırakıldığını ve yeni yazarlara yeniden alan açıldığını görmek umut vericiydi. Siren için en heyecan verici olan şey ise, on bir yıllık bir aradan sonra yazdığı müthiş romanı Here I Am'i sene sonunda yayımlayacağımız Jonathan Safran Foer ile bir akşam geçirmekti kuşkusuz - Jonathan Safran Foer, Londra'da yayıncıları ve editörleriyle biraraya geldi ve on beş, on altı kişilik bu grup, sonbaharda yayımlanacak yeni kitabın şerefine fuar bitiminde bir kutlama yaptı, böylelikle yeni kitabın ilk okuyucuları yazar ile birlikte bir akşam geçirme fırsatı yakaladı. Çok ses getirecek bu müthiş romanın yayımlanması için şimdiden sabırsızlandığımı söyleyeyim, uzun zamandır okuduğum metinlerden hiçbirinin beni bu denli sarsmadığını ekleyeyim ve roman yayımlanana kadar hakkında başka bir söz söyleyemeyeceğimi belirteyim - biraz bekleyin, gerçekten değecek.

Özetle: günde yirmi kilometre yürünmeyen fuar fuar değildir prensibiyle bu sene de hem fuar alanında hem de sokaklarda epey taban tepildi, fuar sonrasında şehrin kitabevleri adeta saha araştırması yapılırcasına didik didik edildi ve nihayet, yılın geri kalan zamanlarında mıhlandığımız masaların başına geçildi - heybede pek çok kitap ve tasarı, elbette ki bolca ilham ile.

Duyuruları zamanı gelince yapacağız, biz, şimdilik, iyi ki kitaplar var diyelim sadece.

İyi ki!


1 yorum:

  1. Here I Am için bu yazıyla birlikte ben de merak krizlerine girdim, Amazon'dan baktım hemen 6 Eylül'de satışa çıkacakmış.. Yine Algan Sezgintüredi çevirisiyle gelecekse Türkçe edisyonu, çok gecikmeden bizde de yayımlanır diye tahmin ediyorum. Söz konusu Foer olunca bizi çok bekletmezsiniz umarım...

    İyi ki kitaplar var, iyi ki...

    YanıtlaSil