10 Mayıs 2016 Salı

Gölgeler


Bir gün, sonbaharın başına doğru, kasvetli bir yüzü ve göz altı morlukları olan kadını paralel tren
yolculuklarımızın normalde bize olanak sağladığından daha uzun süreliğine görebildim. 



... İşte o esnada arkadan, bitişik rayda ilerleyen başka bir tren gelip bizimkinin tam yanında durdu. Karşımdaki vagonda o kadın oturuyordu; başını cama yaslamış ve zeytin yeşili, kumaş bir şapka takmıştı, düğmelerini boğazına kadar iliklediği kırmızı bir palto vardı üzerinde. Beyaz ciltli bir kitap okumaktaydı. Başımı hafifçe eğerek başlığı okudum. İspanyolcaydı. Şaşırmıştım. “Toplu Eserleri.” Kadın birisinin kendisine bakmakta olduğunu fark edip başını kaldırdı; kocaman gözleri ve gözaltlarında kocaman halkalar vardı. Treni hareket edinceye kadar yapay ışığın parlak hüzmeleri altında gözleri kamaşmış iki hayvan gibi birbirimize bakakaldık.
Bütün romanlarda ya birileri ya da bir şeyler eksiktir. Bu romandaysa kimse yok. Bir zamanlar ara ara metroda gördüğüm bir hayalet dışında.

(Alıntılar: Luiselli, Valeria. Kalabalıkta Yüzler. Çeviren: Seda Ersavcı. Çizimler: Seda Ersavcı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder