Esasında bu yazıyı, Nobel Edebiyat Ödülü'nün bu yılki sahibi açıklanmadan önce yazacak ve 'Nobel'i Kim Almayacak?' diye başlıklandıracaktım ama kısmet olmadı, geciktim.
Madem öyle, Nobel'i bu yıl:
Her yıl bahis sitelerince iteklenen favorilerden biri almadı.
Nispeten az bilinen ve ödülle beraber dünyada daha çok tanınacak bir figür almadı.
Geçmiş güzel günleri anımsattığından Homeros ile kıyaslanmak zorunda kalan bir müzisyen almadı.
Muhalefetiyle öne çıkan biri almadı.
Kitapları Türkçeye henüz çevrilmemiş biri almadı.
Haruki Murakami almadı. (Bana sorarsanız Bob Dylan kadar abes, fakat lobisi çok güçlü.)
Bir kadın almadı. (Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan yüzden fazla yazardan (Bob Dylan dahil) yalnızca on beşi kadın.)
Liste daha uzar ama ödülü Ishiguro'dan başkası almadı, öte yandan çoğu insan rahat bir nefes aldı: Ödülü alanın edebiyatçı olup olmadığını tartışmaya gerek yok geçen yılki gibi, çok şükür. Ödülü alanı kutlayıp edebiyatı edebiyat üzerinden kendimizce yargılamaya devam; ödül komitelerine teslim olacak, kendi beğenilerimizi salt onlara dayandıracak değiliz ki ona da şükür. (Bunu söyleme gereği duydum çünkü ödül alanı yüceltmektense almamış olanı yermek gerektiğini zanneden bir kitle mevcut, karışıklık olmasın.)
Yukarıdaki görsel 1977 yılından; Ishiguro gönül telini titreten romanlarını kaleme almadan önce, müzikle oyalanırken görülüyor. Şahsi tavsiyem: Yeni başlayacaksanız Beni Asla Bırakma'ya bir şans verin, iddialıysanız Avunamayanlar'la, klasikçiyseniz Günden Kalanlar ile devam edin.
Kapanışta eski bir şarkı Radiohead'den gelsin öyleyse: Everything in its Right Place.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder