Kozmokomik Sanat
“Dua et bizim
için, bir zamanlar uçabileceğimizi düşünürdük biz de.”[i]
Gelecek
Kütüphanesi’nin yaratıcısı Katie Paterson, 1981 doğumlu bir sanatçı; bugüne
değin yaptığı işlerin hemen hepsinde zaman ve uzama dair duyarlılığı ön plana
çıkıyor. Bütün Ölü Yıldızlar isimli işi için, kayıtlara geçmiş tüm kaymış
yıldızlara ait bir harita çıkarmış; İkinci Ay ile aya ait bir taş parçasının
hava yolu kargosu vasıtasıyla dünyanın etrafında seyahatini sağlamış.
Karanlığın Tarihi ise, karanlığa dair, milyonlarca yılı kapsayan imgelerle uzun
soluklu bir arşiv oluşturan bitimsiz bir iş olarak tanımlanıyor. Dünya-Ay-Dünya
adlı işi için Paterson, Ayışığı Sonatı’nın Mors alfabesine dönüştürülerek radyo
sinyalleri vasıtasıyla Ay’a gönderimini sağlamış ve Ay’dan yansıdığı kadarıyla
sonatı, yeniden notalara aktararak, kendi kendine çalacak bir piyano düzeneği yardımıyla,
2014 Edinburgh Sanat Festivali bağlamında sergilemiş.[ii]
The Guardian, Paterson’ı, Calvino’yu
anıştırarak ‘Kozmokomik Sanatçı’ diye niteliyor ve bilinen ile bilinmeyeni kozmokomik bir şiirsellikle harmanladığını
belirtiyor.[iii]
Paterson, sanatından bahsederken, eserlerinde hayal gücünün merkez konumda
olduğunu söylüyor; kayıp gitmiş yıldızların, aydan dünyaya yansıyan müziğin ya
da ayın dünyanın etrafında bir kargo uçağıyla seyahatinin temsili vurgusu,
sonsuzluk çağrışımlarıyla, uzay ve zamana dair dipnotlar açan tasavvur
süreçleriyle iz bırakıyor. Slow Space adlı uzun vadeli sanat girişimleri
projesi kapsamında yürütülen Gelecek Kütüphanesi ise, Paterson’ın diğer işleriyle
örtüşen niteliğiyle, bugünün kelimelerinin yüz yıl sonrasında nasıl bir akis
yaratacağını hayal etme imkânı tanıyan bir zemin yaratıyor... Tabii unutmamak
kaydıyla: Yüz yıl sonra, bugünün teknikleriyle kâğıda basılmak üzere saklanan
bir metnin hayali, kuşkusuz bunu mümkün ya da geçerli kılacak bir dünyanın var
olacağını kabul etmekten geçiyor. Bilim-kurgu, metnin içeriğinden bağımsız
olarak, tam da burada devreye giriyor esasında; yüz yıl sonrasının kitaplarını
nerede, hangi formatta canlandırdığınızı sorgulamış, kendi ütopik/distopik gelecek
resminizi çizmiş oluyorsunuz.
Katie Paterson,
Gelecek Kütüphanesi’nin, bir asır sonra ev sahipliği yapacağı metinlerle
birlikte büyüyen ağaçlardan oluşmasından heyecan duyduğunu belirtmiş. Atwood’un
kelimelerinin bu ağaçlarla birlikte büyüyeceğini, ağaç halkalarının kitaptan
bölümlere dönüşeceğini ve böylelikle, yüz yıl içinde orman olacak fidanlıkla ile
yayımlanmak üzere mühürlü, ahşap bir kutunun içinde bekleyecek metinlerin arasında
özel bir bağ kurulacağını eklemiş.[iv]
Gelecek bir yana, girişimin şimdi, bizlere verdiği mesaj oldukça güçlü: Bugün,
bu zamanda, kâğıttan mamul kitapların ömrü tartışmaya açılmışken yüz yıl sonra
kitap kâğıdına dönüştürülecek bir orman alanı yaratmak, kitabın bildiğimiz
şekliyle varlığını sürdüreceğine, hiç değilse kültürel ortamdan tamamen
silinmeyeceğine dair inancı ortaya koyuyor ve bu, hiç de azımsanacak bir iddia
değil.
[i] Atwood, Margaret. “Ölü Gezegende Bulunan
Zaman Kapsülü.” Başka Dünyalar.
Çeviren: Selin Siral.
[ii] www.katiepaterson.org
[iii] The Guardian.
“Katie Paterson, the Cosmicomical Artist.” 6 Nisan, 2012.
[iv] Paterson’ın şairane betimlemelerini
okurken ister istemez nükleer savaş, iklim felaketi, orman yangını gibi
senaryolar geçiyor aklımdan; distopyalar ile beslenmiş bir nesilden geldiğimden
olsa gerek.
(Margaret Atwood'un Gelecek Kütüphanesi projesi hakkındaki yazının tamamı, IAN Edebiyat'ın 2014 tarihli sayılarından birinde yayımlandı ve Zaman Kapsülünde Kitap adını taşımaktaydı... Zaman kapsülünü yeniden kapsüllemek gibisinden bir girişimin sonucu olarak artık kısmen burada, ki blog'da bu projeden daha önce de bahsetmiş olmalıyım. Görselde, Pluto, en sevdiğim.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder