2 Şubat 2017 Perşembe

Hayal


Kozmokomik Sanat

“Dua et bizim için, bir zamanlar uçabileceğimizi düşünürdük biz de.”[i]

Gelecek Kütüphanesi’nin yaratıcısı Katie Paterson, 1981 doğumlu bir sanatçı; bugüne değin yaptığı işlerin hemen hepsinde zaman ve uzama dair duyarlılığı ön plana çıkıyor. Bütün Ölü Yıldızlar isimli işi için, kayıtlara geçmiş tüm kaymış yıldızlara ait bir harita çıkarmış; İkinci Ay ile aya ait bir taş parçasının hava yolu kargosu vasıtasıyla dünyanın etrafında seyahatini sağlamış. Karanlığın Tarihi ise, karanlığa dair, milyonlarca yılı kapsayan imgelerle uzun soluklu bir arşiv oluşturan bitimsiz bir iş olarak tanımlanıyor. Dünya-Ay-Dünya adlı işi için Paterson, Ayışığı Sonatı’nın Mors alfabesine dönüştürülerek radyo sinyalleri vasıtasıyla Ay’a gönderimini sağlamış ve Ay’dan yansıdığı kadarıyla sonatı, yeniden notalara aktararak, kendi kendine çalacak bir piyano düzeneği yardımıyla, 2014 Edinburgh Sanat Festivali bağlamında sergilemiş.[ii] The Guardian, Paterson’ı, Calvino’yu anıştırarak ‘Kozmokomik Sanatçı’ diye niteliyor ve bilinen ile bilinmeyeni kozmokomik bir şiirsellikle harmanladığını belirtiyor.[iii] Paterson, sanatından bahsederken, eserlerinde hayal gücünün merkez konumda olduğunu söylüyor; kayıp gitmiş yıldızların, aydan dünyaya yansıyan müziğin ya da ayın dünyanın etrafında bir kargo uçağıyla seyahatinin temsili vurgusu, sonsuzluk çağrışımlarıyla, uzay ve zamana dair dipnotlar açan tasavvur süreçleriyle iz bırakıyor. Slow Space adlı uzun vadeli sanat girişimleri projesi kapsamında yürütülen Gelecek Kütüphanesi ise, Paterson’ın diğer işleriyle örtüşen niteliğiyle, bugünün kelimelerinin yüz yıl sonrasında nasıl bir akis yaratacağını hayal etme imkânı tanıyan bir zemin yaratıyor... Tabii unutmamak kaydıyla: Yüz yıl sonra, bugünün teknikleriyle kâğıda basılmak üzere saklanan bir metnin hayali, kuşkusuz bunu mümkün ya da geçerli kılacak bir dünyanın var olacağını kabul etmekten geçiyor. Bilim-kurgu, metnin içeriğinden bağımsız olarak, tam da burada devreye giriyor esasında; yüz yıl sonrasının kitaplarını nerede, hangi formatta canlandırdığınızı sorgulamış, kendi ütopik/distopik gelecek resminizi çizmiş oluyorsunuz.

Katie Paterson, Gelecek Kütüphanesi’nin, bir asır sonra ev sahipliği yapacağı metinlerle birlikte büyüyen ağaçlardan oluşmasından heyecan duyduğunu belirtmiş. Atwood’un kelimelerinin bu ağaçlarla birlikte büyüyeceğini, ağaç halkalarının kitaptan bölümlere dönüşeceğini ve böylelikle, yüz yıl içinde orman olacak fidanlıkla ile yayımlanmak üzere mühürlü, ahşap bir kutunun içinde bekleyecek metinlerin arasında özel bir bağ kurulacağını eklemiş.[iv] Gelecek bir yana, girişimin şimdi, bizlere verdiği mesaj oldukça güçlü: Bugün, bu zamanda, kâğıttan mamul kitapların ömrü tartışmaya açılmışken yüz yıl sonra kitap kâğıdına dönüştürülecek bir orman alanı yaratmak, kitabın bildiğimiz şekliyle varlığını sürdüreceğine, hiç değilse kültürel ortamdan tamamen silinmeyeceğine dair inancı ortaya koyuyor ve bu, hiç de azımsanacak bir iddia değil.




[i] Atwood, Margaret. “Ölü Gezegende Bulunan Zaman Kapsülü.” Başka Dünyalar. Çeviren: Selin Siral.
[ii] www.katiepaterson.org
[iii] The Guardian. “Katie Paterson, the Cosmicomical Artist.” 6 Nisan, 2012.
[iv] Paterson’ın şairane betimlemelerini okurken ister istemez nükleer savaş, iklim felaketi, orman yangını gibi senaryolar geçiyor aklımdan; distopyalar ile beslenmiş bir nesilden geldiğimden olsa gerek.

(Margaret Atwood'un Gelecek Kütüphanesi projesi hakkındaki yazının tamamı, IAN Edebiyat'ın 2014 tarihli sayılarından birinde yayımlandı ve Zaman Kapsülünde  Kitap adını taşımaktaydı... Zaman kapsülünü yeniden kapsüllemek gibisinden bir girişimin sonucu olarak artık kısmen burada, ki blog'da bu projeden daha önce de bahsetmiş olmalıyım. Görselde, Pluto, en sevdiğim.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder