2 Haziran 2016 Perşembe

Umut


Ben dokuz yaşındayken okulda bize en çok gurur duyduğumuz şeylerden bahseden bir kompozisyon yazma ödevi verdiler. Tembel tenekenin biri olduğumdan babama bu soruyu sordum, onun cevabını araklayıp ödeve koymayı planlıyordum. Babam birazcık düşündü ve şöyle dedi: "Ömrüm boyunca altı savaşta bulundum ve her birinde en ön saflardaki piyade birliklerindeydim, fakat kimseyi incitmedim." Babam buydu işte ve sanırım, onun bu çelişkili gibi görünen değerleri hem karakterime hem de öykülerime sızmıştır benim.

Oğlum öykü seviyor. Sık sık benim "yetişkin" öykülerimi ona anlatmamı istiyor. Onları hiç okumadım ona ama çoğunlukla biraz yumuşak versiyonlarını anlatıyorum. Ailemize dair öykülere de bayılıyor. Özellikle abime dair olanlara. Hikaye anlatmaya pek hevesli olduğu söylenemez ama ufku fazlasıyla geniş, dört dörtlük bir yalancı kendisi yani henüz umut var.

(Etgar Keret, Atlas Review söyleşisi. Görselde DonkLondon'a ait birtakım ince işler - Keret'in otobiyografik öykülerini -bilhassa baba ve oğul olarak durduğu yeri yansıtan öykülerini- içeren Yedi Güzel Yıl, yeni baskısıyla şimdi raflarda, okuyanlar okumayanlara anlatsın.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder