Sizler belki de tatildeyken tatil nedir bilmeyen bizler, yirmi yıl boyunca tatile çıkmamış bir yazarın, dünya tam da İkinci Dünya Savaşı'nın eşiğindeyken çıktığı Yunanistan seyahatini konu alan bir kitap hazırladık: Henry Miller'dan Marousi'nin Devi. Yunanistan’ın
yaşlı ve yoksul topraklarında aydınlanmaya varan bir yolculuğun, dünya sancısıyla
çıkılan bir arayışın hikâyesi. Öyle bir arayış ki bu, yazarı Fransa’dan dostu
Lawrence Durrell’in yaşadığı Korfu adasına getiriyor ve kana susamış bir dünya manzarasını
gözler önüne seriyor. Öyle bir arayış ki, Henry Miller’ın kendi ışığını
bulmasını ve geleceğe bakmasını sağlıyor... Öyle bir arayış ki, zenginliğin
dünyevi değil, manevi ve ebedi olduğu bir dünyaya varıyor.
‘İnsan neyle
yaşar?’ diye soruyor Henry Miller Marousi’nin
Devi’nde... Kanla mı, terle mi, yıllar yılı didinip edindiği servet ile mi
yoksa barış, huzur ve doyum ile mi? İnsan bunca savaşın, bunca şiddetin
ortasında nasıl yaşar? Şarap ile mi, şiir ile mi, doğa ile mi yoksa para ile
mi? Marousi’nin Devi, medeniyetin insan
ruhuna açtığı yaraların nasıl iyileştiğini, Miller’ın insanlığa olan inancının
nasıl pekiştiğini anlatıyor ve kadim uygarlıkların kalıntılarının kıyısında Batı
medeniyetine belki de en sert eleştirilerini yöneltiyor.
Avi Pardo'nun Türkçesiyle, şimdi raflarda.
(Görselde, Miller'ın yaptığı bir Yunanistan resmi: A La Durrell.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder