9 Ekim 2018 Salı

Koku



(...)

Wolfgang ile aramızda bir buz perdesi vardı. Buz görünüşte sert bir malzemedir ama vücut ısısıyla temasa geçerse hızla erir. Kolumu Wolfgang’ın omzuna koydum, şaka yollu, ama sıkıca. Şaşılacak kadar çabuk ve çevik bir biçimde kurtardı kendini ve ciddi bir ifade takındı. “Size biraz kâğıt ve bir dolmakalem getirdim,” dedi. “Eseriniz üzerinde çalışmanızı sürdürmenizi isteriz. Çalışmaya mümkün olduğunca erken başlamalısınız ki olabildiğince erken bitsin. Size bunun için bir ücret ödeyeceğimize dair güvence veriyoruz.” Wolfgang’ın ağzı yalan kokuyordu. Yalanın değişik türleri vardır, her biri farklı kokar. Bu durumda onunki kuşku kokuluydu. Wolfgang muhtemelen kendi fikrini dile getirmiyor, amirinin sözlerini tekrarlıyordu. Wolfgang bir yalancıydı, ama şans eseri henüz genç bir yalancıydı. Kokusu hâlâ bir çocuk olduğunu ele veriyordu; kokular yalan söyleyemez. Oyun olsun diye bir tekme attım ona, tepki vermeyince bir tane daha. Ağzını büzüp, “Yapma!” dedi, ama benimle güreşmek için duyduğu çocuksu isteği daha fazla bastıramadı. Onu yere yıktım, ezmemek için çaba gösteriyordum.

Oynaşırken yalanın kokusu kayboldu bedeninden.

(...)

(Bir Kutup Ayısının Anıları, Yoko Tawada. Çeviren: Zehra Kurttekin.)

1 yorum: