... Boğuk kahkahalar savurarak yürümeye devam ettiler. O andan sonra Wesley sadece üç şeyin farkına vardı: Şişeden iki koca yudum daha aldığının; delicesine üzerlerine gelen yüksek pervazlı binaların arasında derin bir geçitte yürüdüklerinden dolayı New York’ta bulunduklarının ve tüm bunlardan çok uzaktaki yıldızların kendi hallerinde, tamamen ayık vaziyette tepelerinde asılı durup onları kayıtsızca selamladığının; son olarak da, binanın sundurmasından yukarı çıkmak üzereyken elinde boş bir şişe olduğunun... Bunun üzerine döndü, şişeyi ıssız sokağın derinliklerine doğru fırlattı ve şişe paramparça olup da kızlar çığlık attığında onlara gece boyu yaptıkları tüm o konuşmalar sırasında aklından geçen tek şeyin bu olduğunu söylemek istedi.
(Jack Kerouac, Deniz Benim Kardeşim. Çeviren: Garo Kargıcı - şişedeki Kerouac çizimi Seda Ersavcı'nın.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder