Blog uykudayken biz bir kitap hazırladık: Deniz Benim Kardeşim... Uzak ufukların çağrısından geniş denizlerin tuz kokusuna, özgürlüğün baş döndürücülüğünden boş şişelerin hüznüne değe dokuna ilerleyen, dev bir yazarın ilk kaleme aldığı, fakat yıllar boyunca kayıp bilinen bir metin olma niteliği taşıyan bir kitap. Jack Kerouac, Deniz Benim Kardeşim'de ilk gençlik yıllarının coşkusunu sayfalara bırakıyor, okuruna onu özgürlük yoluna düşüren dürtünün ilk kımıltısını gösteriyor. Kerouac'ın ölümünün ardından kırk yılı aşkın bir süre geçtikten sonra yayımlanan bu roman, nicedir delice bir hızla dönen dünyanın ne denli büyük, dostluğun ne denli sınırsız ve hayallerin ne denli zaruri olduğunu bizlere anımsatıyor.
Vaatlerini yerine getirmeyen, hayal kırıklıklarını
dindirmeyen şişeler eninde sonunda devrilse de yol, türlü hasletle çarpan
yüreklere su serpen, yaşam serüvenini anlamlı kılan yegâne doğru bu romanda ve ilerde
uzanan ufuklardan başka bir teselli bulunmuyor dünyada...
Diğer yapıtlarının ışığında değerlendirildiğinde öncül
bir metin olarak ele alınabilecek Deniz
Benim Kardeşim, yazarının ölümünden onca yıl sonra yayımlanmasıyla zamanın
doğrusal akışına karşı koyan, küçük bir hazine niteliğinde. Zamanın ötesinde
bir yerlerde, yazarının denize fırlattığı bir şişe misali neredeyse ve içinden
çıkan mesajda şöyle yazıyor:
Yaşa!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder