...
Kerouac’ın
donanma macerası, hayal kırıklığı ile başlar ve kısa sürer. O, donanma pilotu
olmak için başvursa da uygulanan testleri geçemez; on günlük temel donanma
eğitiminden sonra ise, akıl hastalığı şüphesiyle kendini askeri hastanede
bulur. Eğitimin hemen öncesinde, Deniz
Benim Kardeşim’in üzerinde hiç durmaksızın, günde on altı saate yakın çalıştığını,
bitkin düşmüş olduğunu söyleyecektir akıl sağlığını denetleyen doktorlara...
Aynı doktorlar, bu ilk romanın ilk okurları olurlar – geleceğin çığır açan
yazarının ilk eserinin ilk okuyucuları, hatta ilk eleştirmenleri... Doktorlar, romandan
da yola çıkarak Kerouac’ta bölünmüş kişilik emareleri bulunduğunu
belirtecektir. Okuruyla buluşmak için neredeyse altmış yıl bekleyecek olan Deniz Benim Kardeşim, Kerouac’ın
askeriyeden ihracı için delil sayılır. Disipline uymaması, kurallara
aldırmaması, çevresinde kaygı uyandıracak denli derin biçimde düşüncelere dalıp
gitmesi ve verilen emirleri yerine getirmemesi diğer gerekçelerdir.
Gerçek okuruyla
ancak 2011 yılında buluşabilmiş olan bu metnin sunusunu, yazarının metne dair
kendi sözleriyle bitirelim:
“Ve ben, gençlik
yıllarım boyunca, bir ipin iki ucundan tutup bunları bir araya getirmeye,
bağlamaya çabaladım... Çektim, durdum -bu iki dünyayı bir araya getireyim diye
uğraştım, didindim- fakat asla başaramadım; Deniz
Benim Kardeşim, bu dünyalara dair iki yeni sembol yarattığım ve bunları nihai
olarak birbirine geçirdiğim romanımdır.”[i]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder