Bir kez ruhunu teslim ettin mi her şey mutlak bir kesinlikle gelişir, kaosun ortasında bile. Başlangıçtan itibaren her şey kaostan ibaretti; beni saran, içinde solungaçlarımla nefes aldığım bir sıvı. Ayın hiç batmaksızın donuk donuk parladığı alt katmanda her şey pürüzsüz ve verimliydi; yukarıdaysa gürültü ve ahenksizlik hâkimdi. Her şeyde hemen karşıtını görüyordum, çelişkiyi; gerçekle gerçekdışının arasında da ironiyi, paradoksu. Kendi kendimin baş düşmanıydım. Yapmak istediğim, ama yapmasam olmaz dediğim hiçbir şey yoktu. Çocukken bile, hiçbir eksiğim olmamasına rağmen ölmek isterdim: Vazgeçmek isterdim çünkü çabalamak bana bir şey ifade etmezdi. Talep etmediğim bir yaşamı sürdürmekle hiçbir şeyin kanıtlanmayacağını, doğrulanmayacağını, artmayacağını ya da eksilmeyeceğini hissediyordum. Etrafımdaki herkes ya başarısızdı ya da gülünç.
Özellikle de başarılı olanlar.
(Henry Miller, Oğlak Dönencesi. Çeviren: Avi Pardo. Oğlak Dönencesi, çok yakında, raflarda. Görselde Miller, bisikletinin üzerinde.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder